Cumhurbaşkanı Erdoğan meclisten aldığı yasama ve Türk Milletinden aldığı yürütme gücüyle yıllardır ülkemizin başına bela olan terör örgütlerini sınırlarımızdan uzaklaştırmak ve yok etmek amacıyla Türk silahlı kuvvetlerine harekatın hazırlığı ile ilgili direktif ve emirlerini harekat başlamadan aylar öncesi vermişti. Terörle mücadele planlama ve uygulamalarında değişikliğe gidilmiş daha önceleri ”Alan hakimiyeti yada daha ağırlıklı olarak savunma anlayışında olan uygulamalar” yeni yöntemlerin seçilmesi sonucu ”terörle ilgili tehdit nereden gelirse gelsin, tehdidin geldiği bölgeye operasyon yapılacaktır” şeklinde değiştirilmiş ve bunun uygulama biçimleri daha sonraki operasyonlarda tatbik edilmişti.
Dış güvenlik çemberi olarak ta tanımlayabileceğimiz bu yöntem düşmanı güvenli bölgenin dışında tutmak ve o bölgede yok etmek anlamına geliyordu. Türk Silahlı Kuvvetlerinde harekat ile ilgili hazırlıklar başlamıştı. Bu harekatın düzenlenebilmesi için Hava Kuvvetleri ve Kara Kuvvetleri müşterek harekat edecek gerektiğinde deniz kuvvetleri komutanlığı Akdeniz den uygun mesafeler dikkate alınarak füzeleriyle destek sağlayacaktı. Harekatın hazırlığında ilk dikkat edilmesi gereken elbette ve öncelikle Türk milletinin bu harekata olan desteğinin Türk ordusunda görev yapan askerlerimizin gönüllerine nakşedilmesi olacaktı. Çünkü tarihte milletlerinin gücünü arkasına alan ordular her zaman başarılı olmuştur. Türk silahlı kuvvetleri bunun son derece farkındaydı.
Son Teknoloji Silahlar Kullanıldı!
Özellikle savunma sanayi müsteşarlığının kara, hava ve deniz kuvvetleri komutanlığı için son yıllarda yaptığı savunma sanayi projeleri ve ürünleri Türk Silahlı Kuvvetlerinin hazırlık aşamasının zamansal olarak ta kısa bir sürede bitmesini sağladı. Hazırlık aşaması elbette operasyonun büyüklüğü ile doğru orantılı olması gerekiyordu. Çünkü bu operasyon basit bir operasyondan daha ziyade Türk ordusun uluslar arası arenada kendini tüm dünya milletlerine kanıtlayacağı bir gövde gösterisi şeklinde olacaktı. Kuvvet Komutanlıkları öncelikle kendi bünyelerinde bulundurdukları birlikleri içerisinde daha sonrada müşterek harekatın genel prensipleri doğrultusunda diğer Kuvvet Komutanlıkları ile bağlantılı olarak hazırlıklarına başladılar. Bu hazırlık aslında Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamını içinde barındıran kapsamlı bir hazırlık olmalıydı. Harekat bölgesine gidecek tüm personel hazırlıklara başladı. Operasyonda kullanılacak her türlü araç gereç ve teçhizatın bakımları bakım kuralları çerçevesinde mükemmel şekilde yapıldı.
Harekat için en yeni, en teferruatlı ve son teknolojiye sahip ekipmanlar seçildi. Harekata katılacak TSK personeli moral ve motivasyon açısından da operasyona hazırlıklı olmalıydı. Harita Genel Komutanlığı Afrin bölgesi ve tüm sınır bölgelerinin uygun ölçeklerdeki her çeşit haritasını inceledi ve ilgili birimlerle bölgenin kritik ve hayati öneme haiz bilgileri paylaştı. Burada asıl amaç birliklerin bölgeye intikali ve harekatın uygun bir tarzda yapılamasını sağlamaktı. TSK, Türkiye’de bulunan harekat için uygun birlikleri ve araç, gereç ve ekipmanları ile birlikte sınır bölgesine sevk etti. Harekatın iyi başlayabilmesi için olmazsa olmaz elbette bölge ile ilgili istihbarat bilgileriydi. Nihayetinde yapılacak olan harekat bir sınır ötesi operasyon olup bölge insanının dini ve mezhepsel yapısı kültür ve yaşam alışkanlıkları ile birlikte bölgenin coğrafi yapısı düşmanın yeri, koordinatları ve harekatın sağlıklı olarak yapılabilmesi için taktik ve idari intikal bölgelerinin seçilmesi gerekiyordu. Hazırlıklar bu kapsamda analiz sentez bütünlüğü içerisinde ve tüm TSK personeli bilgilendirilerek yapıldı.
72 tane F-16 Savaş Uçağı Havalandı!
Harekat ani taarruz şeklinde başladı. Görevli oldukları üslerinden verilen emirler doğrultusunda kalkan 72 tane F-16 savaş uçağımız Fırat kalkanı harekatında verdiğimiz 72 şehit adına ve 72 millete mesaj verircesine 20 ocak 2018 saat 17 de havalandı ve operasyon bölgesini bombalamaya başladı. Dünya havacılık ve savaş literatürüne altın harflerle geçecek şekilde bir bölge hemde 72 uçak aynı anda aynı coğrafi ve grid koordinatlar üzerinde mükemmel bir kombinasyonla hedefleri yok ediyor ve hiçbir zayiat vermeden üs bölgelerine dönüyordu. Envanterimizde mevcut olan fırtına topları ve çok namlulu roketatarlarla ilgili koordinatlar bombalanmaya devam edildi. Savaş uçaklarımız kendisine tevdi edilen 113 hedeften 105 ini tam isabetle vurdu ve imha etti. Sivil hassasiyet nedeniyle 5 hedefin vurulmasından vazgeçildi ve savaş uçaklarımız üslerine döndüler.
Hilal Taktiği Uygulandı!
Savaş uçaklarımızın bombardımanı ve topçu atışlarının yapıldığı esnada sınır bölgesinde olan birliklerimiz 7 ayrı cepheden Afrin bölgesine girmeye başladı. Bu aslında birliklerimizin ilerlemesi için topçu birlikleri ve savaş uçaklarımızın aynı zamanda ateş desteği sağladığı anlamına da geliyordu. Terör örgütü TSK’nın 1 yada 2 cepheden gelmesini beklerken TSK’nın 7 ayrı cepheden harekata başlaması onlar için büyük sürpriz olmuştu. TSK 7 ayrı cepheden ilerlemekle Türk ordusunun daha önce de kullandığı ve bir çok zafer kazandığı hilal taktiğini kullanmayı amaçlıyordu. Kendilerine verilen görevi arazi esaslarında vazife durum, düşmanın durumu dost birliklerinin durumu, kritik arazi arızaları ve mevcut kuvvetler olarak analiz eden kahraman askerlerimiz” kim nerede ne yapıyor ben ne yapıyorum” gözetleme ve dinleme esaslarına dikkat ederek ilerlemesine devam etti. TSK uzun yıllardan beri hem modern savaşlar hemde asimetrik tehditlerin büyük rol oynadığı gayri nizami harbe karşı son derece eğitimli ve hazırlıklıydı.
1984 yılında Eruh’ta bir karakolumuzun baskına uğramasıyla başlayan ve bugün YPG ve PYD ile ile devam eden terör örgütleriyle yıllardır mücadele ediyor kazandığı yeni ve etkin tecrübelerle diğer operasyonlara koşuyordu. Afrin bölgesindeki harekat hem modern savaşları hemde asimetrik tehditleri aynı anda içinde barındıran gayri nizami harbin sahaya yansıması şeklinde olacağı zaten tahmin ediliyordu.Harekat bölgesine idari intikallerle gelen birliklerimiz harekat başladığı andan itibaren taktik intikal tekniklerini kullanmaya başladı. Terör örgütlerinin TSK’yı Afrin merkezinde beklemeleri elbette beklenmiyordu. Zira öyle de oldu ve örgüt mensupları Hatay bölgesine yakın sınır bölgesindeki sarp kayalıklar ve ormanlık bölgelerde kurdukları pusu faaliyetleriyle TSK’ yı karşıladılar ve çatışmalar başladı. Çatışmalar devam ederken de ”ilerleme, himayeli ilerleme, sıçrama ve himayeli sıçrama tekniklerini” kullandılar. terörle mücadelede ”terörle mücadele aklın akılla mücadelesidir” esaslarını iyi bilen kahraman askerlerimiz hakim araziye hakim oluyor ve operasyon bölgesinde akıcı ve seri intikalleriyle sular gibi hareket ediyordu. 7 cepheden başlayan harekat hilal taktiğine bağlı kalınarak tam bir kombinasyon sağlanacak şekilde devam diyordu.
Jandarma ve Polis Harekat Operasyonda Yer Aldı!
Gelişen teknolojiye bağlı olarak hız ve güvenlik faktörü esasları her türlü intikal ve üs bölge oluşturma faaliyetlerinde bir fiil uygulanıyordu. Araç gereç ve personel arasındaki mevzi değiştirme uygulamaları standartlara uygun şekilde yapılıyordu. TSK ve ÖSO birlikleri dağlık alanlarda bir taraftan çatışırken aynı zamanda meskun mahal çatışmalarına da giriyorlardı. Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin verdiği doğru koordinatlar birliklerimizin işini kolaylaştırıyor hız güvenlik dengesi de göz önünde bulundurularak birliklerimiz Afrin şehir merkezine doğru hem dağları hemde meskun mahalleri bir bir temizleyerek devam ediyordu. Kararlılık ve azmin dünyadaki tek örneği olan TSK’ ya da zaten bu yakışırdı. Öylede oldu. Meskun mahal çatışmaları için bu konuda son derece tecrübeli olan jandarma ve polis harekat personelleri ilerleyen safhalarda bölgeye intikal etti ve meskun mahal çatışmalarına iştirak etti.
Dünya’nın Görmediği Harekat Stratejisi Uygulandı!
Bu konuyla ilgili diğer yazımıza bakmak için başlığa tıklayın ZEYTİN DALI HAREKATININ DİĞER SINIR ÖTESİ HAREKATLARDAN FARKI NEDİR? . Dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir harekat sonucu TSK ve ÖSO Afrin bölgesi ve Afrin şehir merkezini kontrol altına almıştı. Türk ordusu teşkilatlanma açısından incelendiğinde, çoklu savaş yeteneğine sahip konvansiyonel gücü ve harekat yeteneği yüksek imkan ve kabiliyetlere sahip bir ordudur. Çok çeşitli bölgelerde hem modern savaşlar yaparken aynı zamanda birden fazla bölgede de terör örgütleriyle aynı anda savaşabilme gücüne sahiptir. ABD Türk ordusunu henüz tanıyamadığını göstermiş ve özellikle bir terör örgütünü silahlandırarak Türk ordusunun karşısına çıkarmakla en büyük hatayı yapmıştır ve gereken dersi almıştır. ABD müttefikleriyle işbirliği yapmak yerine terör örgütleriyle beraber çalışmayı kendine bir hedef olarak seçmektedir. İlerleyen zamanlarda bunun acı sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır. Bizim dostluğumuz güvenilir ve caydırıcıdır. Tarihte bizi test etmeye kalkanlar hüsrana uğramış ve tarihin derinliklerinde birer birer kaybolmuştur.
15 temmuz hain darbe girişiminden sonra TSK dan böylesine büyük ve kapsamlı harekat beklemeyen ABD ve batılı ülkelerle onların içerideki işbirlikçi ve uzantıları şunu iyi bilmelidir ki ”vatan bir bütündür” diyor ve bu konuda” kati surette hiç bir baskı ve zulmün Türk milleti tarafından kabul edilmeyeceğini” özellikle hatırlatıyoruz. Hatırlatmalarımız ” Mensubu olduğunuz ülkeler için”hayati öneme haiz yaşamsal bilgiler ve tecrübeler” içermektedir. Türk milleti olarak hiç kimsenin toprağında gözümüz yoktur ancak topraklarımıza göz dikenlere de tarihte nasıl bir ders verildiyse bugün de aynısı tatbik edilecektir. Prensibimiz ”Zoru her zaman başarırız,imkansız ise zaman alır” esaslarına dayanmaktadır. Bugün Türk ordusu en yeni teknolojileri ile azim ve kararlılık içerisinde ”Atatürk’ün kurtuluş savaşı zamanında gerçekleştirdiği Çılgın Türkler gerçeğinin günümüze yansımalarını” tarihe tek tek not olarak yazmaktadır. Türkiye ve Türk milleti bölgesinde bir oyuncu değil bölgesel bir aktör ve oyun kurucudur.
Haklı olarak savaş ve harekat alanlarında kazandıklarımızı hiçbir zaman antlaşma masalarında kaybetmek niyetinde değiliz ve bu tüm dünya tarafından böyle bilinmelidir. Bir zamanlar ”Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diyen evlatlarımız bugün vatanı için şehit olmuş ve toprağın kara bağrında sıradağlar gibi durmaktadır. Şehitlerimizin evlatları bizlere emanettir. Her savaşta ve her harekatta yüce Türk milleti ve İslam coğrafyası Türk ordusunun yanındaki en büyük kuvvet çarpanıdır. bu kuvvet çarpanı ise Atatürk’ün deyimiyle ” Bağımsızlık Benim Karakterimdir” sözlerinde anlam bulmakla birlikte rengini şehitlerin kanından alan şanlı bayrağımızın göklerde özgürce dalgalanmasını sağlamaktadır. Dünya var oldukça ay yıldızlı al bayrak ilelebet dalgalanacaktır.
‘Zeytindalı Harekatı’nın Şifreleri’ isimli bu yazımızla ilgili yorum yapmak için aşağıda bulunan yorum alanını kullanabilirsiniz.
Bizi takip etmeyi lütfen unutmayınız. Sevgi ve saygılarımla…
Bir yanıt yazın